17 Mayıs 2010 Pazartesi

Kertenkeleler yok oluyor!

Kertenkele neslinin yüzde 20'sinin, 2080 yılına kadar tükenebilir!

Kaliforniya Üniversitesi'nden Barry Sinervo ve ekibinin yaptığı araştırma, iklim değişikliği nedeniyle kertenkele neslinin yüzde 20'sinin 2080'e kadar tükenebileceğini ve bunun ekosistem ile besin zincirini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koydu.

Kertenkele nesli ve özellikle 1975'den bu yana sıcaklığın artmasının bu hayvanlar üzerindeki etkisinin incelendiği geniş çaplı bir araştırmanın verilerine dayanarak bilgisayar ortamında bir model oluşturan bilim adamları, Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa, Afrika ve Avustralya'nın belirli bölgelerinde 34 kertenkele ailesinin neslinin tükenebileceğini ve bunun iklim değişikliğiyle bağlantılı olduğunu belirttiler.

İklim değişikliği nedeniyle Meksika'daki kertenkelelerin yüzde 12'sinin neslinin tükendiğine dikkati çeken bilim adamları, sıcak havayı seven bu hayvanların bile dayanma sınırının sonuna geldiğini, sıcaklığın artması nedeniyle gölgede kalmayı tercih etmeleri ve bu durumun da yiyecek bulma olasılığını azaltması nedeniyle kertenkele neslinin yüzde 20'sinin tükenebileceğini kaydettiler.

"Science" dergisinde yayımlanan araştırmada, kertenkelelerin neslinin yaklaşık yüzde 6'sının 2050'de tükenebileceği ve bunun önlenemeyeceği, ancak iklim değişikliğini azaltmaya yönelik büyük çabalarla 2080 senaryosunun değiştirilebileceği ifade edildi.

KAYNAK:http://www.haberturk.com/yasam/haber/515381-kertenkeleler-yok-oluyor

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Sahte Google tehlike saçıyor!

Bilgisayarlara ve ağlara bulaşarak yayılan virüs özellikle Windows kullanıcıları için tehdit oluşturuyor. "qooglee.com" sahte arama motoru ile yapılan aramalar kaydediliyor ve popup tarzı dolandırıcı reklamlar çıkartarak kullanıcıyı maddi zarara uğratıyor.

Virüs enjekte olduğu andan itibaren kendisini flash disk autorun virüslerine benzer şekilde Windows'un otomatik kullan özelliğini sömürerek yayılıyor ve ayrıca Msn messenger üzerinde offline olsanız bile kişi listenizdeki msn arkadaşlarınıza mesaj yolluyor ve mesajlarını sürekli değiştirerek güncelliyor.

Türevi doldandırıcılıklarının çok rast geldiği dönemde virüs, trojan ile yayılan bu hacking saldırılarına rast gelmemek için yapmanız gereken anti virüs tarayıcınızı sürekli güncel tutmanız, msn üzerinden foto link şeklinde bir anda mesaj yollayan kişilerin verdikleri adreste indirme exe şeklinde link çıktığında indirmemeniz gerekiyor.

Saldırgan kendisine yaptığı bu Adsense arama motoru ile hem kazanıyor hem de her aramada çıkarttığı popup tarzı tehlikeli içeriklerle kullanıcıları dolandırıyor.


+01 Mayıs 2010 Cumartesi, 07:24

VeTeknoloji | Bu orjinal içerik Creative Commons ile lisanslandı.

Fenerbahçe'nin Mutluluğu

"Mutlu sona ulaşmak istiyoruz"
Fenerbahçemizin Eskişehirspor karşısındaki 2. golünü kaydeden oyuncumuz Özer Hurmacı maç sonrası "Final maçlarımızdan biriydi, kazanmamız gerekiyordu. Eskişehir çok iyi savunma yapan bir takım. Golü bulana kadar zorlanacağımızı biliyorduk. İlk golü frikikten bulduk özgüvenimiz arttı, kombinasyonlar yaptık. Mutluyuz. Geriye 1 kupa, 2 lig finali kaldı. Hepsini kazanıp mutlu sona ulaşmak istiyoruz. Bursa’nın maçları bizi ikinci planda ilgilendiriyor. Taraftara teşekkür etmek istiyorum. Zaman zaman biz yorulduk ama onlar hiç yorulmadı. Bizi ayakta tuttular" şeklinde açıklama yaptı.

“Liderliği devam ettirdiğimiz için mutluyuz”
Turkcell Süper Ligi’nin 32. Haftası’nda Fenerbahçemizin Eskişehirspor ile yaptığı ve 2-0 kazandığı karşılaşma sonrasında oyuncularımızdan Diego Lugano, şunları söyledi: "Hızlı başladık. Pres yaparak başlamak, önde başlamak ve topu göstermemek ilk hedefimizdi. Bunu da başardık. Rakibi iyi kontrol ettik, pas hatası yapmadık. Orta saha kontrolünü de alınca golleri bulduk. 2. golü bulunca rahatladık ama 3 veya 4 de olabilirdi. Yine de bugün önemli olan kazanmaktı. Bu nedenle ve liderliği devam ettirdiğimiz için çok mutluyuz."

"Baskı, bizi daha güçlü yapıyor"
Teknik direktörümüz Christoph Daum, Eskişehirspor maçı sonrasında açıklamalarda bulundu. Daum, "İlk yarıda yüksek tempoyla oynadık, erken baskı kurduk, rakip takımın sahasında oynadık oyunu. İlk dakikadan itibaren herkesin kazanmak istediğini gördük. Gerçekten de herkes, hedefe ulaşabilmek için her şeyi yapıyor" diye sözlerine başladı. Daum, "İkinci yarıda paslaşmalar biraz daha düşüktük ama yine de pozisyonlar ürettik. Buna karşın önemli olan takımın karakteri. Defansta gol yememek için her şeyi yaptık. Kalemizi gole kapattık geçen haftalardaki gibi. Önemli olan takımın bu anlayışı; 2-0’a rağmen defansta sağlam oynayabilmek" diye konuştu.
Daum, takımımızın uzun zamandır baskı altında olduğuna dikkat çekerek "Haftalardır bir baskı altındayız ama bu baskı bizi daha güçlü yapıyor, takım daha konsantre oluyor. Seviyoruz sanırım biz bu baskıyı. Bursaspor’un kazanması da iyi oldu. Çünkü bu baskı sürüyor. Seviyoruz bu baskıyı" diye konuştu. Daum, "Yarış son maça kalacak. Haftaya Bursaspor hükmen galip geleceği için her şey son haftaya kalacak" diye sözlerini tamamladı

MİCROSOFT'TAN UCUZA SON TEKNOLOJİ

Microsoft, gelişmekte olan ülkeler için Windows Phone 7 işletim sistemi kullanan cihazlar geliştirdiğini açıkladı.

Microsoft Hindistan'da Visual Studio yöneticisi olan Sudeep Bharati, akranlarından daha düşük fiyatlarla kullanıcılara ulaşacak olan Wndows Phone 7 cihazlarının Chassis 1'den daha farklı teknik özelliklere sahip olacağını belirtti. Bunun yanında Chassis 1 baz alınarak geliştirilen modeller oldukça dayanıklı ve sadece dokunmaitk ekrana sahip olacak.



Teknik özellik bazında, 1 GHz işlemcisi olacağını biliyoruz. Eklemekte fayda var; Microsoft'un Chassis 2 Windows Phone 7 modellerinde Chassis 1 modelinin aksine kızaklı bir QWERTY klavye sistemi bulunuyor. Düşük fiyatlı CH1 modellerinin 2010 sonunda piyasaya sürülmesi bekleniyor. Geriye kalan Chassis 3 modeli ise Microsoft tarafından henüz detaylandırılmadı.
KÖPEKLER
Diğer Evcil Dostlarımız Köpekler-5Her canlı gibi onlarında hayatlarını mutlu, rahat ve sağlıklı sürdürebilmeleri için bazı temel gereksinmeleri olacaktır. Bu durumda bunları bizlerin bilmesi ve uygulaması önemlidir. Bu güne kadar genel anlamda bir köpek alma kararında sizleri nelerin beklediğini ve neleri kesinlikle yapmanız gerektiğini kısa noktalarla zaten açıkladık. Bu son konuda da köpek almaya kara verdiğinizi ve aldığınızı var sayıp eğitimi gibi önemli bazı detayları vereceğiz.

Köpekleri Sosyalleştirme

Yeni yavru köpeğinizin sosyalleştirme eğitimi oldukça önemli bir dönemi kapsamaktadır bu dönem içerisinde yavruya öğrettikleriniz köpeğinizin davranışlarını belirleyecektir. İleride çıkabilecek sorunların kaynağını bu eğitim devresi içinde çözerek sizinle uyum içinde olan topluma adapte olmuş ve her zaman yanınızda olan bir köpek sahibi olacaksınız.

Köpekler bizden farklı olarak dünyayı ve yeni karşılaştığı olayları burunlarını, gözlerini, kulaklarını, ağızlarını kullanarak ve kokuları ile seslerini hafızalarına kaydederek öğrenirler. Bunun için yavrunuza yeteri kadar çevreyi ve aile bireylerini keşfetmesi için zaman vermelisiniz.

Köpekler bildiğiniz gibi tek başına yaşayamaz. Bir sürü topluluğu ile birlikte olur ve yaşaması için içinde bulunduğu sürünün kurallarına uyması gerekir. Şu an ise siz yavruyu ailesinden ayırarak yanınıza aldınız artık onun ailesi sizsiniz Yeni yavrunuzda zaten böyle düşünmektedir. Sizi insan olarak değil aynen doğası gereği bir sürü üyesi olarak görür ve atalarından ona miras kalan güdülerini kullanır. Fakat bu güdüler günümüz toplum hayatı için pek de yeni sayılmaz yavru bu hayata uyum sağlamaya çalışır fakat yavruyu kendi haline bırakır isek ve onu ileride tanışmak zorunda olduğu kavramlardan uzak tutarsak köpeğimiz korku dolu olur, rahat hareket edemez, insanlara saldırabilir, hem cinsleri ile ilişkileri zayıf olabilir, sizde bu durum için köpeğinizi suçlayıp "Küçükken çok şirindin, şimdi niye böyle yapıyorsun. Keşke seni almasaydım" gibi sözler söyleyerek ona kızabilirsiniz. Oysa suçu yavruda değil kendinizde aramalısınız. Okulda öğretmeni tarafından çocuğa öğretilmemiş bir bilgiyi çocuğumuza sorup cevap alamaz ve bu anda küçüğe kızarsak yanlış yapmış oluruz. Çünkü kabahat küçükte değildir. İşte bütün bu ve benzeri istenmeyen olayları önlemek için adına sosyalleşme dediğimiz olguya çok önem vermeli ve hassas bir şekilde uygulamalıyız ancak bu yolla toplum içinde kabul edilir, sorunsuz bir köpek sahibi oluruz.

ANA KURAL:

Yavru köpeklerin ilk deneyimleri en güçlü ve kalıcı deneyimlerdir. Bunun için ilk deneyimlerin mutlaka pozitif yönde olması gerektiğini unutmayınız. Yavru köpeğiniz eve geldikten sonraki ilk 5(beş) hafta içindeki davranışlarınız yavrunun ömür boyu koruyacağı ana karakterini oluşturacaktır. (Köpeğiniz 8 (sekiz) haftalık iken alınmıştır.) Bu süre içerisinde yavrunun karakterini şehir ve aile ortamına uyumlu hale getiremez iseniz ileride davranışlarını değiştirmede çok zorluk çekersiniz.

AMAÇ :

Yavrunun toplum içerisinde ve şehir içerisinde karşılaşacağı aklınıza gelebilecek her türlü olay ile küçük yaşlarda tanıştırarak alışmamış olduğu durumlara adapte olması ve bu olaylar karşısında güven duygusunun kuvvetlendirilmesi.

SONUÇ:

Aşağıda açıklamalarını bulacağınız yöntemleri kullanarak yavrunun istenmeyen davranışlarını engellemek ve ileride sorunsuz ve her türlü koşula uyum sağlayan sosyal bir köpek yaratmak. Bu yol ile insanların köpek üzerindeki olumsuz düşüncelerini değiştirmek.

Burada önemli bir noktayı size tekrar hatırlatmak istiyorum:

Yavru köpek alırken çoğumuz bir aylık köpek almaktayız. Bu çok yanlış sonuçlar doğuran bir düşüncedir.

Köpek Yavrusu Eğitimi

Köpeğin hayatında ilk on altı hafta oldukça önem taşımaktadır. İlk yirmi bir (21) gün boyunca yavrunun hafıza kabiliyeti neredeyse sıfır durumundadır. Yavrunun duyuları (görme, işitme, koklama ve ilk sosyal temaslar) ilk yirmi bir (21) ve yirmi sekizinci (28) günler arasında gelişmeye başlar, bu an içerisinde yavru kardeşlerine ve çevreye cevap vermeye başlar. Yirmi sekizinci (28) günde yavrunun hafızası ve beyin fonksiyonları gelişmeye başlar. Yirmi sekiz (28) ile kırk dokuzuncu (49) günler arası ise yavrunun sinir sistemi ve beyin formu erişkin bir köpeğin sahibi bulunduğu biçimi alır. Yedi (7) ile sekizinci (8) haftalar sevimli yavrunun kardeşlerinden ayrılarak yeni sahibine ve eve alışması için en uygun zaman olmaktadır.

Yavru köpek mutlaka annesinin ve kardeşlerinin yanında kalması, köpek olduğunu hatırlatan kuralların ve köpek davranışlarını öğrenmesi gerekmektedir. Eğer yavruyu annesinden ve kardeşlerinden çok erken ayırır isek yavrunun temeli olmadığı için hayata adapte olmakta zorlanacak ve sorunlar ortaya çıkacaktır. Bunu önlemek için yavru köpeğinizi mutlaka 7–8 haftalık iken alınız. Bu süre içerisinde annesi ve kardeşleri ile birlikte minimum dört, beş (4–5) hafta. Geri kalan üç ( 3) haftanın ise kardeşlerinin yanında oyun oynayarak geçirdiğinden emin olunuz.

Yavru Sekiz (8) haftadan önce alınır ise:

Gereğinden önce kardeşlerinin yanından ayrılır ise, köpek kuralları ve kendini ifade etme bilincinden yoksun kalacağı için hemcinsleri ile olan ilişkilerinde ve hayata adapte olmada sorun çıkararak, muhtemelen kendine güveni olmayan bir köpek olacak.

Yavru Sekiz (8) haftadan sonra alınır ise:

Bu süreden sonra alınan köpek ise, eğer üretici tarafından sosyalleştirilmedi ise, insanlar ve şehir içinde karşılaşacağı durumlarda sorun çıkaracak yine topluma uyum sağlamakta zorlanacaktır. Ancak yavru üzerindeki olumsuz durumlar köpek sahibinin yavruya vereceği doğru şekildeki sosyalleşme eğitimi ile kolayca çözülebilir.

Doğumdan sonraki yedinci ( 7.) ve on ikinci (12.) haftalar arasında yavru ile çok yumuşak ve eğlenceli bir şekilde oyun oynayarak ilk itaat komutları yavruya gösterilir. Yavru köpeğin genel karakteri on altı (16.) haftasına kadar gelişme gösterecek ve bu ana kadar aldığı sosyal öğrenimler köpeğin karakterini belirleyecek. Bu haftalar içersinde yavru köpeğiniz "Ana Okulu" eğitimindedir. Bir anaokulunda çocuklar nasıl oyuncakları ve arkadaşları ile oynayarak kendilerini hayata hazırlayacak birtakım bilgileri öğreniyorlarsa, biz de sevimli yavrumuza aynı şekilde davranarak onu hayata hazırlayacağız.

Köpeğiniz eve geldiğinde hemen ona bir tasma takın, tasma yoksa bir kurdele de kullanabilirsiniz. Yavru alışık olmadığı için ilk önce boynundaki bu tasmadan kurtulmaya çalışacak ve huzursuz görünecektir. Telaşlanmanıza gerek yok kısa sürede alışacak ve onunla yaşamasını öğrenecek. Sizin yapmanız gerek tek şey ise onu yatıştırmak ve rahatlatmak. Kesinlikle yavru boyun tasmasına alışmadan sevk tasması ile onu yürütmeyi denemeyin. Boyun tasmasına alıştıktan sonra sevk tasmasını da alışması gerekecek.

Eğitime başlamadan önce ya da bunu düşünmeden önce kendimizi doğru çerçeve içinde değerlendirmeliyiz. Eğitime hazır mıyız? Ruh halimiz ne durumda? Eğer bunları düşünürsek, eğitimi hem siz hem de yeni sevimli yavrunuz açısından daha basit hale getiririz ve tamamen sevgi dolu bir anlayış ve yöntemler ile amacımıza ulaşırız. Eğitimde sevimli yavrunun yaramazlıkları ve hataları sizi hemen kızdıracak ve strese sokacak ise, yavruya zarar verebilirsiniz ve karakterini zedeleyebilirsiniz. Yavruya göstereceğimiz davranışlar ne ise, yavruda bu davranışlara karşılık verecektir. Bu yüzden eğitim anında mutlaka pozitif yönde olmalı ve kalbiniz sevgi ile çarpmalıdır, hiçbir zaman kontrolünüzü ve heyecanınızı kaybetmemelisiniz. Eğitim ikiniz içinde eğlenceli olmalıdır, eğer yavru kendini öğrenmeye hazır hissetmiyor ve heyecansız davranıyor ise hiçbir şey öğrenemeyecektir, eğer siz de aynı durumda iseniz hiç bir şey öğretemeyeceksiniz. Demektir. Köpeğin geliştirmesini istediğimiz özelliklerine zarar verecek hareketlerden kaçınmalı ve köpeğimizi de bu hareketleri yapacak kişi ve olaylardan korumalıyız. Eğitime başlamadan önce neyi nasıl öğreteceğinizi kararlaştırmalısınız.

Genel eğitim için ana kural tutarlılık ve uyumdur, eğitim sizin düşündüğünüz gibi hızlı ve kolay olmayabilir.

Her komut için ayrı bir sözcük seçmeli ve sözcüğü her zaman aynı tonda ve yükseklikte kullanmalısınız, ayrıca yine her komut için belirli bir işaret kullanmalısınız, örneğin "otur" komutunu verdiğiniz aynı anda kolunuzu yukarı kaldırabilir ya da başka bir hareket seçebilirsiniz. Bu hareketi ise her komut verdiğiniz anda uygulamalısınız böylece yavrunun sadece sözcüklere değil, işaretlere de cevap vermesini sağlayabilirsiniz. Eğer her defasında değişik sözcükler kullanır veya hareketleri değiştirirseniz yavrunun kafası karışabilir, komuta cevap vermez veya geç cevap verebilir. Örneğin "gel" komutunu öğretirken yine aynı tonda ve işaretle bu komutu yavruya vermelisiniz, yavruya komutu verdiğiniz zaman yavrunun size gelmesini beklemelisiniz, eğer yavru size doğru gelirken onu durdurur veya siz ona doğru giderseniz yavruya yanlış şeyler öğretebilirsiniz ve kafasının karışmasına sebep olursunuz. Yavru zaten size doğru istekli bir şekilde gelecektir, ancak siz onu yarı yolda durdurduğunuzda ya da siz ona doğru yöneldiğinizde yavru "gel" komutunun anlamını yarı yola kadar gelmek olduğunu ve bu kadarının yeterli olduğunu düşünecek, komuta tamamıyla cevap vermeyecek ya da komutu umursamayacaktır. Ayrıca uyguladığınız metodu eğitim boyunca kullanmalısınız bunun için doğru metot ile başlayın ve bu metot da değişiklikler yapmayın. Bu değişikler de yavrunun kafasını karıştırmak için yeterlidir. Evdeki her birey bu kuralı anlamalı ve komutları sizin uyguladığınız gibi uygulamalı ve köpeğe zarar verecek davranışlardan kaçınmalıdır. Aslında köpeğin eğitimi ile sadece bir kişinin ilgilenmesi diğer bireylerin ise size yardımcı olması daha iyi bir sonuç verecektir.

Yavruyu izleyerek davranışlarının ne anlama geldiğini, size ve komutlara nasıl cevap verdiğini anlamaya çalışın, köpeğiniz için doğru olan ödülü bulmaya çalışın. Bazı yavrular sizin sevginizi lezzetli bir yiyeceğe tercih ederler, bazıları ise yiyeceğe karşı iyi cevap verebilirler. En iyisi yiyeceği fazla kullanmadan ikisini birden uygulamaktır. Eğitim anında yavruyu kontrol altında tutmaya çalışır iken, eğitim sonrasında sözcüklerinize ve hareketlerinize dikkat edin. Eğitimin ilk zamanlarında köpeğinizin kontrol edemediğiniz hareketleri için komut vermekten kaçınınız. Eğitim anı boyunca köpeğiniz yanlış bir hareket yaptı ve siz yavruyu o an için yatıştıramıyor iseniz yavruya hiçbir komut vermeyiniz, bunun yerine yavruya yaklaşarak hareketi durdurun ancak köpeğin peşinden koşmayın, onu yakalamak için girişimde bulunmayın. Köpeğinize asla vurmayın ve bağırmayın, davranışlarımızı kontrol ederken, ileriki zamanlarda eğitimi modifiye edeceğiz ve köpeği kontrol altına almak için zaman-zaman sesimizi yükselteceğiz.

Eğitim anlarını kısa tutmalısınız. Köpekler özellikle yavrular eğitime gösterdikleri dikkatlerini uzun süre koruyamamakta ve kısa süre içinde sıkılmaktadırlar bu an içerisinde dikkatlerini başka bir olay için yoğunlaştırır ve komutlarınıza cevap vermek istemez.

Doğal ve özgür hayatında bile bir kelebeği beş dakika veya daha az bir zaman içerisinde takip eder, sonra bu oyundan sıkılarak dikkatini başka bir yöne örneğin bir kuşa yönelterek onu takip etmeye başlar. Eğitim için şu kural geçerlidir "Köpek çabuk ateşlenir ama hızla ilgisini kaybeder". Unutmayın eğitim köpek için her zaman heyecanlı ve eğlenceli olmalıdır. Bu yüzden eğitim süreleriniz ilk başlarda 5 dakika iken ileriki günlerde 10–15 dakika sınırını aşmamalıdır.10–15 dakikalık eğitim erişkin köpekler içinde sınırdır. Bu süreyi aşar ve köpeğinizi sıkıntıya sokar iseniz köpeği eğitimden soğutur ve komutların geriye yürümesine sebep olabilirsiniz ve gelecekteki eğitim dönemleri için de köpeğe yanlış ipuçları verebilirsiniz. En iyisi köpeği günde 10 dakika çalıştırmak ve haftada 60 dakikalık süreyi aşmamak. Eğitim döneminin başlangıcı içinde yavruyu gürültülü ve yavrunun ilgisini dağıtacak diğer ortamlardan minimum uzak tutarak eğitmelisiniz ki yavrunun ilgisi üzerinizde olsun. Yavru komutlara cevap vermeye başlayınca onu ilgisini dağıtacak yerlere götüreceğiz ve burada eğitime devam edeceğiz.

Bazı zamanlar dönemlerinden farklı olarak köpeğinizin kendini rahat hissettiği anda ek olarak eğitime zaman ayırabilirsiniz. Ayrıca gün içinde olan fırsatlar içinde de komutları tekrarlamalısınız. Bu fırsatlar özellikle yavruyu besleyeceğiniz anlar olacaktır. Aç olan yavru köpeğiniz mama kabına koyulan mamanın sesini duyunca size doğu gelecektir, bu anda sizde "gel" komutunu kullanabilirsiniz, yavruya yemeğini sunmadan önce mama kabını biraz yüksekte tutar iseniz yavru oturacaktır bu an içinde de "otur" komutunu kullanabilirsiniz. Gün içinde köpeğin içgüdüsünü kullanarak yaptığı hareketleri de takip ederek, o an içinde seçtiğiniz sözcükleri kullanarak yavrunun yeni sözcükler öğrenmesine olanak tanıyabilirsiniz. Örneğin yavru tuvaletini yaparken, seçtiğiniz bir sözcüğü yavru ile göz temasını korurken tekrarlarsanız yavru köpeğiniz ileride, kullandığınız sözcüğü duyunca tuvaletini yapacaktır, tabii ihtiyacı olduğu zamanlarda.

Ödül ise oldukça önemlidir. Yalnız eğitim anında köpeğe fazla ödül vermekten kaçınmalısınız. Ödül eğitimde köpeği teşvik etmek ve hareketlerinin doğru olduğunu anlatmak için verilir. Yukarı da değindiğim gibi köpeğimize çeşitli şekillerde ödül verebiliriz. Bazılarımız sadece yiyecek veririz, bazen "Aferin" ve "Güzel köpek" sözcüklerini kullanırız, bazı zamanlar ise ki en çok kullandığımız olanı köpeğimize dokunduğumuz ve onu sevdiğimiz anlardır. Bu yöntemlerin hepsi de iyi çalışır çünkü hepsi o an yavruya iyi yolda olduğunu anlatır ve sevimli yavrumuz hareket ile ödül arasında bağlantı kurarak bir daha ki sefere ödül almak için ne yapacağını anlamaya başlar. Burada önemli olan yavrunun yalnızca doğru hareketleri karşılığında ödül aldığını fark etmesidir. Köpeğimize aşılamamız gereken "Sen şimdi doğru şeyler yapıyorsun ve bundan oldukça mutluyum bu yüzden seni seviyorum ve ödüllendiriyorum" olmalıdır. Köpeği severek ödüllendirmemiz onun için en büyük ödüldür, ama yavrunun sevgiyi ödül olarak alması için her zaman köpeğimizi sevmememiz gerekir. Köpeğiniz doğru bir hareket yaptı ve siz onu vakit geçirmeden ödüllendirmek istiyorsunuz hemen köpeğinizle övgü dolu ses tonu ve sözcükler ile konuşun ve onun kulak arkasını, sırtının kalçaya yakın kısmını, çene altını ve göğsünü kaşırmış gibi sevmeye başlayın. Bu noktalara dokunmamızın bir anlamı var elbette. Köpek bu noktalara ulaşamamakta ve sevdiği bir kişinin bu noktalara dokunmasından ve kaşımasından memnun olmaktadır. Yavru veya erişkin köpeğiniz bu tipte bir ödül için bazen yanınıza gelir ve sizden biraz kendisini kaşımanızı isteyebilir.

Her eğitim dönemi köpeğin eğitime hala istekli olduğu an ve en iyi yaptığı hareket ve ödül ile bitirilmeli ki yavru diğer bir seansa yine mutlu başlasın ve eğitimin eğlenceli olduğunu düşünsün. Eğer yavruya kızarak eğitimi sonlandırır isek yavru eğitime karşı cephe alabilir ve bu anlardan hoşlanmaz ayrıca sahibinin isteğini yapamadığı için üzülür. Köpek, sahibinin neşeli olduğu ve kendisine sevgi, ilgi gösterdiği zamanlar mutlu olur. Eğitim anında ve sonundaki ruh halimiz onun için çok önemlidir.

Sosyal Bir Yavru:

Yavru köpeğiniz tamimiyle sosyal bir köpek olmalı ve davranış sorunları bulunmamalı. Bu yüzden ileride sorunsuz bir köpek sahibi olmak istiyorsanız sosyalleşme eğitimine oldukça önem vermelisiniz. Bu konu ile ilgili bilgileri

Sevk Tasması İle Yürüme:

Yavru tamimiyle boyun tasmasına alıştıktan sonra. Sevk tasmasını kullanarak birlikte yürüyebilirsiniz. Yine yavrunun alışması için ona zaman vermelisiniz. Yavru geride kaldığı veya yürümek istemediği zamanlarda onu çekiştirmeyin. Elinizde köpeğinizin sevdiği yiyeceklerden ve oyuncaklardan bulundurarak köpeğinizi size gelmesi için teşvik edin, yavru yanınıza geldiği anda bolca ödüllendirin. Kısa bir zaman sonra sevk tasmasını çıkararak oyun oynayın ve daha sonra tekrar tasmasını takın. Dikkat edeceğiniz nokta hiçbir zaman yavrunun tasmayı oyun oynamak için ısırmasına izin vermemek. Sevk tasmasını köpeğinizin hayatı boyunca kullanacaksınız. Ayrıca temel itaat eğitiminde köpek tasma ile eğitimine başlayacak ve hataları tasma ile düzeltilecek. Bu yüzden sevk tasması onun için bir oyun aracı değil tam aksine itaat anlamı taşımalı.

Kemirme:

Bütün köpek yavruları bir şeyler kemirmeye bayılır. Bu şeyler ayakkabılarınız, terlikleriniz hatta halınızın ve koltuğunuzun köşesi olabilir. Yavru köpekler keşfetmek için duyu organlarını kullanırlar. Eğer yeni bir şey ile karşılaşır iseler ilk önce koku duyularını harekete geçirirler, daha sonra ise bu eşyanın tadına bakmak isterler. İşte ne olursa burada olur ve bazı eşyalarınız yavrunun keşfetme isteğinin kurbanı olur. Kemirmenin diğer bir sebebi de aynen bebeklerde olan dişeti kaşıntısıdır bu kaşınma süt dişlerini kaybeden ve yerine kalıcı dişeri çıkmaya başlayan 4–5 aylık yavrularda görülür.

Yavrunun bu davranışını çok kolay önleyebilir ve eşyalarınızı daha uzun yıllar koruyabilirsiniz. Eğer yavrunun bir şeyler kemirdiğini görür iseniz hemen yavrunun yanına giderek "Hayır" sözcüğünü kullanın ve ona kemirmesi gereken şeylerin oyuncakları olduğunu anlatın. Hemen oyuncağını köpeğe sunarak onunla heyecanlı bir şekilde oynamasını sağlayın. Amacımız burada ilgisini eşyalarımızın üzerinden alıp oyuncağa yönlenmesini sağlamaktır. Gün içinde yavruya vakit harcatacak olan kemikleri de unutmamalısınız. Dikkat edeceğiniz bir nokta yavrunun kemirdiğini gördünüz an onu engellemektir. Eğer yavru bir eşyayı 5–10 dakika önce kemirmiş ve şu an size masumca bakıyor ise ona kızmanızın ve ceza vermenizin hiçbir anlamı olmayacaktır. Bir başka nokta ise yavrunun sizin ile oyun oynamasına izin vermemektir yani şu şekilde, diyelim ki yavru terliğinizi ısırmış ve keyiflice bu terliği kemirmekte siz durumu fark ettiniz ve terliği elinden almak için yanına gittiniz bu arada köpeğiniz terliği de alarak evde koşuşturmaya başladı ve bir yerlere saklandı. Eğer sizde bu koşuşturmaya katılıp yavruyu yakalamak isterseniz siz de yavrunun bu oyununa katılmış oluyorsunuz. tabii yavru ise sizinde oyuna katılmanızın heyecanı içinde oluyor. Eğer yavru böyle bir hareket yapar ise peşinden koşmayın ve onu yakalamaya çalışmayın. Tam aksine köpeğin sevdiği oyuncağı yerinden çıkararak köpeğe gösterin ve yanınıza gelmesi için onunla sakin bir ses tonu ile konuşun yavru yanınıza geldiği anda onu yeni oyuncağı ile ödüllendirin ve sevin terliği ise yavrunun ulaşamayacağı bir yere kaldırın ve bir daha yerde bırakmayın.

Isırma:

Yavrunun en çok hoşlandığı şeylerden biri de ısırmaktır. Elinizi veya elbiselerinizi doymak bilmeyen bir hırs ile ısırır. Buna kesinlikle izin vermemelisiniz. Çünkü elinizi ısırarak köpeğiniz sizinle küçük bir liderlik yarışına girmiş ve gücünü size oyun ile karışık olarak kabul ettirmek istiyor. Kardeşleri arasında da böyle oyunlar oynamıştı, ilk önce küçük ısırış oyunları ile oynayan kardeşler bir anda sertleşirler ve küçük bir kavgaya başlarlar. Bu an içerisinde gücünü diğer üyeye kabul ettiren kardeş artık onun üstü durumundadır, diğer kardeş ise bu üyeye boyun eğer. İşte köpeğiniz sizin elinizi ısırmak ile bu oyunun devamını sizinle oynamaktadır. Hem bu yüzden hem de insanları ısırmanın kötü bir şey olduğunu öğretmek için köpeğinizin elinizi ısırmasına kesinlikle izin vermemelisiniz. Köpek eliniz yerine oyuncakları ile oynamalıdır.

Köpek oyun esnasında elinizi ısırdığında "Hayır" sözcüğünü fazla sert olmadan kullanın ve köpeğin burnuna işaret parmağınız ile küçük bir vuruş yapın, ayağa kalkın ve oyunu kesin, yavrunun bu işin ne kadar eğlenceli olduğuna dair düşüncelerine fırsat vermeyin. Eğer yavru oyuna devam etmek istiyor ve eskisinden daha hırçın bir biçimde elinizi ısırmak istiyor ise onu hemen kafesine veya kutusuna götürün ve ağlamasına cevap vermeyin. Yavru yatıştığı zaman ise onunla tekrar oyun oynayabilirsiniz.

Köpeklerde Tuvalet Eğitimi:

Yavru köpek eve geldiği andan itibaren tuvalet eğitimine başlayabilirsiniz. Bu eğitim sizin düşündüğünüz gibi zor olan bir eğitim değil. Zaten kurallara bağlı olarak yavruya bakarsanız evinizin kirlenmesi gibi bir düşünceye de sahip olmayacaksınız.

Köpeklerin doğal yaşamdan sahip oldukları içgüdü gereği birinde yaşayan hayvan olduklarını söylemiş ve yavrunuzu eve getirmeden önce yavrunun kalması ve eğitimine yardımcı olması için yeterli boyutlarda bir kafes almanızı belirtmiştim. İşte tuvalet eğitimi için son derece önemli bir ayrıntı. Yavrunuz evin içinde dolaşmaktan ziyade kafes içinde kalacak ve sorumluluklarını öğrenecek ve belirli aşamalar dâhilinde kafesinden çıkacak ve en sonunda kafes kapısı açık bırakılarak özgürlüğüne kavuşmuş olacak.

Yine doğal davranış olarak yeni yavrunuz yemeğini yedikten, suyunu içtikten hemen sonra. Uyandıktan sonra, ya da eğlenceli bir oyun esnasında tuvaletini yapmak isteyecektir ve bunu size yeri koklayarak, telaşlı bir biçimde daireler çizerek ya da oyunun ortasında birden durgunlaşarak belirtir. Bu anlarda hazırlıklı olmalı ve yavrunun tuvalet ihtiyacını gidermek istediğini anlamalısınız.

Yavrunuzu her zaman aynı zamanda aynı miktarda, aynı yemeği veriniz. Bu hareketiniz onun vücut saatini öğrenmenize yardımcı olur. Köpek her zaman aynı miktarda ve aynı zamanda yediği için sindirim sistemi belli bir düzen içerisinde çalışacaktır. Eğitim süresi içerisinde, köpeğinizin yemek saati dışında başka bir yiyecek vermediğinizden emin olun. Çünkü alacağı her ek besin yavrunun sindirim sistemini çalıştıracak ve tuvalet eğitiminin başarısını ve süresini uzatacaktır.

Tuvalet eğitimini sizin tercihinize ve evinizin yapısına göre iki şekilde uygulayabilirsiniz.

Gazete Kâğıdı Yöntemi:

Bu yöntem için gazete kâğıtlarını kullanacağız. Gazete kâğıtlarını yavrunun kaldığı kafesin bir köşesine seriniz. Yani kafesin bir bölümü yavrunun uyuması, oynaması, yemek yemesi gibi faaliyetler için, diğer köşesi de tuvalet ihtiyacı için kullanılacak. Yavru yine içgüdü gereği kaldığı yeri temiz tutma isteği içinde olacağı için tuvalet ihtiyacı için gazete kâğıdına yönelecektir. Eğer gazete kâğıdına tuvaletini yapar ise ve siz o an yanında iseniz onunla sakin ve ödüllendirici bir tonda konuşarak sevin, hatta bu anda ki yavru tam tuvaletini yaparken sizin seçeceğiniz bir kelimeyi sürekli tekrarlayınız. Örneğin "Tuvaletini yap" olabilir. Bu ve bunun gibi sözcükleri küçük yaştan itibaren kullanır iseniz ileride siz bu sözcükle izin verirsiniz ve köpeğiniz tuvaletini yapabilir. Bu da diğer köpek sahipleri tarafından çok hoş ve ilginç bulunabilir.

Eğer köpek kaza ile gazete kâğıdına değil de kafes içinde başka yere yaptı ise, gazete kâğıdının en üste bulunan parçasını tuvaleti üzerine koyarak, kokunun gazete kâğıdına sinmesini sağlayın ve bu kâğıdı aldığınız yere tekrar koyun. Kaza ile kirlenmiş olan yeri ise mutlaka koku bırakmadan temizlemek zorundayız, yoksa yavru tekrar aynı yere tuvaletini yapabilir. Bunu önlemek için kaza yerini deterjan ile iyice temizleyip silmeliyiz. ardından eğer elinizde mevcut ise aşırıya kaçmadan biraz sirke kullanmakta fayda var çünkü sirke kokuyu nötralize edecektir. Amonyaklı bir temizleyiciyi ise kullanmayınız çünkü amonyak, sirkenin tam tersine, aynı yere tuvaletini yapmaya ikna edebilir.

Diyelim ki, sabah kahvaltısını saat 07.00–08.00 yavruya sundunuz ve yemeğini bitirdikten hemen sonra onu dışarı çıkardınız ya da yavru kafes içinde bulunan gazete kâğıtlarına tuvaletini yaptı. Bu hareketinden dolayı onu överek kafesten çıkarıyoruz ve gözetiminiz altında yavruyu serbest bırakıyoruz bu süre saat 11.00 ila 11.30''a kadar olabilir. Siz öğle yemeğinizi hazırlarken yavruya koşması, oynaması ve bu yollar ile çevreyi tanıması için fırsat veriyoruz. Bu hareketimizi yavruyu bir kez daha dışarı çıkararak son veriyoruz ve tekrar kafese koyuyoruz.

Saat 14.00 – 15.00 gösterdiğinde yavruya öğle yemeğini veriyoruz ve her zaman yaptığımız gibi yemeğin bitiminde kafesten çıkarıyor ve yavruyu serbest bırakıyoruz tabii gözetimimiz altında. Bu arada muhtemelen siz akşam yemeği için hazırlık yapıyor olacaksınız bu hazırlık anında yavruya mutfak içerisinde göz kulak olabilirsiniz.

Saat akşam 18.00 gösterdiğinde ise ona son öğün olan akşam yemeğini sunacağız yine her zamanki gibi yemek bitiminde kafesten çıkaracak (Ya da tuvaletini gazete kâğıdına yapmasını bekleyecek)dışarı götürerek tuvaletini yapmasını sağlayacağız ve tekrar oyuna başlayacağız ve saat 20.00''a kadar. Bu saat itibari ile yavru akşam uykusu için tekrar kafese girecek.

Saat 18:00''den sonra yemek ve saat 19:00''dan sonra ise kesinlikle su vermeyiniz. Bu davranışınız tuvalet eğitimini zora sokabilir. Çünkü alınan her besin yavrunun sindirim sistemini çalıştıracak ve bunun doğal sonucu yavru kendini rahatlatmak isteyecek.

Siz yatmadan önce yavru uyandı ise son bir defa daha dışarı çıkartın ve kısa bir oyundan sonra onu tekrar geceyi geçirmesi için kafes''e koyun.

Sabah uyandığınızda ise ki yavrunuz sizden önce uyanmış olacak, bunun için daha erken kalkmanızı öneririm. Yavruya kahvaltısını sunmadan dışarı çıkartacağız, belki kafesi kullanmak istemedi ve şu an kendini çok rahatsız hissediyor olabilir. Eğer bu süre içerisinde tuvaletini yapmadı ise (Büyük olasılıkla yapacaktır.) içeri alarak yavruya sizinle birlikte sabah kahvaltısını yapması için olanak tanıyoruz ve yine sabah 11.00 – 11.30 periyoduna dönüyoruz.

Bu hareketlerimize değişiklik yapmadan yavru ev içinde serbest iken mutlaka gözlemleyerek iki hafta boyunca devam ediyoruz.

Yavru bundan sonra tuvaletini yapmak için gazete kâğıdına doğru yöneliyor (Ya da kapıya doğru )ise eğitimin yarısı sonuçlandı ve sizden övgüyü hak etti bile. Siz yine de küçük kazalar için hazırlıklı bulunun. Eğer yavru zamanında gazete kâğıdına yönelmiyor ve kazalar sıkça yaşanıyor ise gazete kâğıdını tekrar tuvaleti üstüne koyun koku gazete kâğıdına sinsin ve yukarıdaki yöntem ile kirli yeri temizleyin.

Yavru kafesin dışında bir oyun esnasında tuvalet ihtiyacı hisseder ise, acilen gazete kâğıtlarının olduğu bölmeye götürün ve tuvaletini yapmayı sağlayın. Tuvaletini yaptıktan sonra onu dışarıya çıkarıp oyuna devam edin ki, kafeste kalarak kendini cezalı hissetmesin ve tuvaletini doğru yere yaptıktan sonra ödül aldığını anlasın.

Tuvalet ve sosyalleşme eğitiminin diğer aşamalarına gelince kafesin kapağını sürekli açacağız ve yavru evde dolaşmaya başlayacak bu esnada yavruyu takip edin ve tuvaletini evin içerisine yapmasına izin vermeyin artık yavrunun davranışlarını biliyor ve ihtiyacı geldiği zaman yaptığı hareketlerin farkına varıyorsunuz yine hemen yavruyu alarak gazete kâğıtları üstüne bırakınız. Eğer tuvaletini yapar ise bu yeri silmeniz gerektiğini unutmayın.

Yavru tuvaleti için gazete kâğıtlarına yöneliyor ise bravo eğitimi %80 tamamlandı. Tamamlanmayan bölüm için ise şöyle bir uygulama yapıyoruz.

Gazete kâğıtlarını kafesinden çıkararak yavaş-yavaş köpeğinizin bundan sonra tuvaletini yapmasını istediğiniz yere götüreceğiz. Örneğin ilk anlarda kafesin yanına koyabilir ve ileriki günlerde mesafeyi açabilir ve sonunda istediğiniz yere yöneltebilirsiniz.

Korkmayın yavru her zaman gazete kâğıdına tuvaletini yapmayacak. İleriki günlerinde dışarıda toprağa, çimene tuvaletini yapacaktır. Bunu sağlayan ise yine içgüdüleridir. Köpekler dışarıda sizin fark edemediğiniz kokuları duyarlar. Köpeğiniz ile gezerken biranda köpeğiniz durur ve o bölgeyi derin-derin koklamaya başlar belli ki başka bir köpek oraya tuvaletini yapmış. Sizin köpeğinizde kendi varlığını göstermek ve bölgesini belirlemek için aynı yere tuvaletini yapacaktır. Aynı zamanda görsel bir işaret de bırakmak isteyecek ve bunu arka ayakları ile toprağı biraz kazarak yerine getirecektir. Köpeğiniz bu davranışı anladığı zaman artık eve değil sürekli dışarı tuvaletini yapmak isteyecektir.

Gazete Kâğıdı Kulnmanın Sakıncası: Bu eğitim yönteminde bir sorun ile karşılaşırız. Yavru köpeğimiz dışarı çıktığı ilk günler siz ne kadar tuvaletini yapması için onu dolaştırsanız da tuvaletini yapmayacaktır. Çünkü o hep evde tuvaletini yaptı ve gazete kâğıdını kullandı ve şimdide eve gitmek istiyor. Bu davranışı yukarıda değindiğim gibi bazı köpekçe kuralları anlayınca son bulacak. Onun için köpeğinize kızmayın ve onu aptallıkla suçlamayın.

Bahçe Yöntemi:

Bu yöntem daha çok kolayca bahçeye çıkabilecek köpek sahipleri için uygun. Bugün çoğumuz apartmanlarda yaşıyoruz ve yavrunun tuvaletini yapması için onu her zaman katlardan indirip dışarı çıkartamayız.

İster gazete kâğıdı ister bahçe yöntemi olsun uyacağımız kurallar hep aynı.(Yukarıda saat olarak uygulama yapmış idik.) Yalnızca burada yapacağımız yavruyu gazete kâğıtlarına değil de dışarıya götürmek. Yavru yemeğini yedeği zaman, uyandığı zaman onu dışarı çıkarıp oyuna başlayacağız bu arada tuvaletini yapacaktır bu esnada yukarıda değindiğim gibi övgü dolu bir ses tonu ve sözcükler ile yavruyu seveceğiz. Eğer yavru tuvaletini yaptıktan sonra hemen içeri girmeniz gerekiyor ise oyuna kısa süreli devam edin ve takibinde yavruyu içeri alın. Tuvaletini yaptıktan hemen sonra onu içeri alır iseniz kendini cezalı sanabilir.

Köpeklerin Vücut Dillerini Keşfedin:

Konuşma her zaman yalnızca insanlara özgü bir özellik olarak görülmüştür. Descartes konuşma yeteneğini zekânın bir kanıtı olarak değerlendirirken, insan olmayan tüm canlıların zekâsını inkâr etmiştir. Yetmişli yıllarda Descartes''in bu görüşüne ağır bir darbe vuruldu. Beatrix ve Allen Gardner adlı psikologlar, şempanzeler sayesinde bilimsel bir başarı elde ettiler. Şempanzelere konuşmayı öğretebilmek için, pek çok deneyin yapılmış olduğunu biliyorlardı. Ancak bu deneylerin en başarılısı bile, şempanzelerin en fazla dört kelimeden oluşan son derece ilkel bir kelime haznesi elde etmelerini sağlayabilmişti. Ancak çoğu yüksek seviyeli hayvanlar hiç bir şekilde dillerini, dudaklarını, damaklarını ve ses tellerini kontrol edemezler ve böylece de Gardner çifti, hayvanların belki farklı bir şekilde konuşmayı öğrenebileceklerini düşündüler. Bunun üzerine şempanzelere sağır-dilsiz işaretlerini öğrettiler. Birinci şempanze 150 işareti öğrendi, basit cümleler kurabiliyor, gramer kurallarını uygulayabiliyor ve yeni düşünceleri bir araya getirebiliyordu.

Konuşma sadece sözcüklerle düşüncelerini ifade etmek değildir. Toplumun diğer bireyleri ile iletişim kurabilmektir. Bu yeteneğe de tüm yüksek seviyeli hayvanlar sahiptir.

Küçük bir çocuk ilk kez adı söylendiğinde dönüp baktığı andan itibaren, çocuğun konuşma yeteneğine sahip olduğu kabul edilir. Gerçi çocuk ilk sözcüklerini belki ancak on iki aylık olunca söylemeye başlayacak, ama psikologlara göre, ağlama, mırıldanma ve diğer sesler de bir iletişim aracıdır, çünkü sevinç, hoşnutsuzluk ve çocuğun bazı gereksinimleri aktarmaktadırlar. Seslerin dışında psikologlar mimikleri de konuşma unsurları olarak kabul ederler, örneğin ilginç bir şeyi eli ile göstermek, birisi giderken el sallamak veya kollarını kaldırarak kucağa alınmak istediğini göstermek gibi.

Çocuk "bana elini ver" denildiğinde doğru bir şekilde hareket ederse, çocuğun konuşma yeteneğine sahip olduğunu kabul ediyoruz. O halde köpeğin "elini ver" komutu üzerine patisini uzatması da aynı şekilde konuşma yeteneğidir.

Şüphesiz ki doğada var olan her çeşit yaratık kendi aralarında iletişim kurmaktadırlar. Hayvanlar bu iletişim için vücut hareketleri ile ve aslında onlar için anlamlı fakat bir bakışta bizim için anlamsız gelen, ses, koku ve vücut hareketleri ile iletişim kurarlar.

Doğadaki hayvanlar arası iletişimi ortaya koymak için çok sayıda örnek vermek mümkündür. Karıncalar birbirinin anteni tabir ettiğimiz bölgeye dokunarak, arılar bir takım danslar yaparak iletişim kurarlar. Doğan her yavru annenin kokusunu ve sesini, annede kendi yavrusunun sesini ve kokusunu diğer yavrulardan ve sürü üyelerinden kolaylıkla ayırt edebilir.

Yine hayvanlar kendilerine özgü gizleme yetenekleri ile de iletişim kurmaktadırlar, daha doğrusu kendilerini korumaktadırlar. Bukalemunların bulunduğu ortama göre renklerini değiştirmeleri, kelebeğin üzerinde bulunan beneklerin avcıyı şaşırtması gibi.

İnsanlar ve köpekler birlikte uzun bir tarihçeyi paylaşmaktadır. Atalarımız onlarla birlikte avlandılar, onlarla birlikte oynadılar ve yüzyıllardır birlikte yaşamı paylaştılar. Ancak köpek ve bizler iki farklı tür olarak dünyayı paylaşmaktayız ve ayrı dilleri konuşmaktayız. Köpekler her ne kadar bizim gibi harfler ve sözcükler ile konuşmasalar da onlarında size ve kendi arkadaşlarına anlatacakları vardır. Bu anlatımlar ise yukarıda saydığımız diğer hayvanlar arasında en geniş iletişimleri ve kuralları içermektedir. Köpekler aynen ataları kurtlar gibi iletişim kurarlar ve kendilerini ifade ederler. Siz farkında olmasanız bile köpeğiniz sizin vücut dilinizi anlamaktadır, köpeğinize karşı bulunmadığınız bir öfke veya sevgi esnasında köpeğinizin bu davranışınıza karşılık verdiğini görürsünüz. Örneğin çocuğunuza veya eşinize sarıldığınız anda köpeğiniz hemen yanınıza gelir, öfkelendiğinizde ise köpeğin ortada olmadığını görürsünüz. Yâda kötü niyetli bir kişinin size saldırısı anında köpeğinizin de sizinle birlikte savaştığını görürsünüz.

Uzmanlar, köpeklerin şu üç konuda kendilerini ifade ettiklerini söylüyorlar,

Duygusal durumları.
Toplumsal İlişkileri.
İstek ve Arzuları:
Şimdi köpeğin vücut dilini okuyarak aslında bize ne anlatmak istediklerini açıklayalım,

Oyun Oynamak İstiyorum:

Oyun oynamak isteyen köpek doğal olarak mutludur. Kendini rahat hisseder. Ağzı açıktır ve mutlu bir ifade ile gözlerinizin içine bakar, siz oyuna davet etmek için birkaç kez havlar. Bu arada kendini olabildiği kadar şirin gösterme uğraşı içindedir. Çevrenizde koşar veya daireler çizer, kulaklarını indirir ve kaldırır. Size yaklaşır gibi yapar ama birden yanınızdan kaçar, burada sizi oyuna davet etmek istediğini ve bir yöne doğru çekmek istediği apaçık ortadadır. Bu arada yine kendini şirin göstermek istediği ve mutlu olduğu için yerde sırt sütü yatar ve yuvarlanır, bunları yaparken bir gözü sizi izler. Oyun oynamak istediğini anlatmak için en çok kullandığı hareket ise, ön ellerini uzatarak göğsünü yere değdirmesi ve kuyruğunu heyecanlı bir şekilde sallayarak gözleriniz içine bakmasıdır. Bu an içinde köpek üzerinize atlayabilir ve sizi oturduğunuz veya yattığınız yerden kaldırmak için çaba gösterir. Bazen açık arazilerde köpek av takibi yapar gibi çimlerin üzerine yatar ve kafasını eğerek sizi izler. Bu anda sizden oyuna katılmak için hareket beklemektedir. Siz bu harekete aynen cevap verdiğinizde, yani vücudunuzu eğerek hatta çömelerek yavaş-yavaş köpeğinize doğru yaklaştığınızda kendinizi hızlı bir koşuşturmacanın içinde bulabilirsiniz.

Eğer oyun oynamak istemiyorsanız ki bu köpeğin sevimli hareketleri karşısında çok güçtür. Köpeğiniz ile göz temasında kaçının ve köpeğinize arkanızı dönün ya da başınızı çevirin. Ancak köpeğinizin kendine başka bir oyun aracı bulacağından emin olabilirsiniz.



Hoş Geldin:

Pek çok kişi akşam eve geldiğinde karşısında ilk gördüğü şey kendisine bol miktarda sevgisini sunmak için hazır bekleyen köpeğidir. Köpek sahibini gördüğü zaman heyecanlanmaktadır. Kuyruğunu normal pozisyonda hızlı olarak sallar, ağzı açıktır bu onun rahat olduğunu gösterir. Sahibinin üzerine atlamaya ve onu yalamaya çalışır. Kendisini bir tehdit olarak göstermez, hatta sahibinin kendisinden üstün olduğunu göstermek için yere sırt üstü veya yan yatarak af diler, bu arada tuvaletini kaçırabilir.

Aslında şu an yaptığı hareketler bir içgüdüdür ve aynen kurt sürüsündeki yavruların hareketlerini uygulamaktadır. Kurt yavruları aç olarak inde beklerken aile bireyleri avlanmaya çıkarlar. Av sonrası ise yediklerini aç yavrularına kusarlar ve yavrular karınlarını doyurur. İşte eve geldiğimizde köpeğin bize aşırı sevgi göstermesi bu nedenledir.

Dikkatli ve Heyecanlıyım.

Dikkatli ve heyecan içinde olan köpek bir bakıma av köpeğinin ferma duruşunu yapar şekildedir. Kulaklarını tam olarak dik tutar ve sesin geldiği yöne çevirerek kaynağı bulmaya çalışır. Kuyruğunu normal pozisyonun üzerine çıkartır ve minimum harekette tutar. Köpek hareketsizdir ve vücudunu öne doğru gerer. Ağzı açıktır. Eğer tam olarak anlayamadığı bir tanı var ise ağzını kapalı tutar.

Endişeliyim ve Biraz Korkuyorum.

Bu durumda ise köpekkuyruğunu bacakları arasına almıştır. Göz temasında kaçınır ve başını başka bir yöne çevirir ve eğebilir. Kulaklarını dik tutmaya çalışır ama sanki askıda duruyor gibidirler.

Korkuyorum.

Korku içindeki köpek kulaklarını tamamen geriye yatırır, kuyruğunu bacakları arasına iyice sıkıştırır, titremeye başlar, ağzı sıkı şekilde kapalıdır. Bu arada tuvaletini kaçırabilir, anal bezlerinden koku salgılar ve kalçasını aşağı indirir. Acıklı şekilde inler.

Senden Üstünüm.

Kendini diğer bir üyeden üstün gören köpek. Kendine güven içinde diğer üyeye yaklaşır. Vücudunu olabildiği kadar yüksek tutar, kulakları ve kuyruğu diktir. Diğer üyeden geniş ve büyük görünmek için sırtındaki tüylerin bir kısmını dikleştirir. Bu esnada hırlar ve gerekli gördüğü yerde dişlerini gösterir. Diğer üyenin üzerine atlar hatta üzerine oturmaya çalışır. Kavgaya girebilir. Senden Üstünüm ve Seni Tehdit Ediyorum. Saldırmaya Hazırım.

Bu durumdaki bir köpeğin yüz ifadesi korkunç bir hal almıştır. Köpek hırlar ve dişlerini gösterir. Baskın olduğunu ve korkmadığını anlatmak için kulaklarını ve kuyruğunu dik tutar. Yine sırtındaki tüylerini dikleştirir. Vücudu gergin ve her an atılmaya hazırdır. Korkunç şekilde hırlar. Bu davranışı gösteren köpek saldırı anında bütün gücünü kullanır ve geri çekilmez. Savaşını korkunç bir şekilde sürdürür, çünkü karşısındaki tehditten korkmamaktadır.

Biraz korku içindeyim Ama Seni Tehdit Ediyorum.

Bu durum içinde ise köpek yine dişlerini gösterir, hırlar, kuyruğunu yer ile paralel tutar, tüylerini dikleştirir. Ancak tehdit karşısında kendini üstün hissetmediği için kulaklarını yatırır. Köpek hem savaşmaya hem de kaçmaya hazırdır. Kendini çok zor durumda hissettiği zaman ısırır. Isırışları sadece ön köpek dişleri ile olur, seri olarak küçük ısırışlar yapar ve geri çekilir. Bu durumdaki köpeğin saldırganlığı" korkak saldırganlık " olarak adlandırılır.

Hâkimiyetini Kabul Ediyorum.

Kendisinden güçlü diğer bir üyenin emri altına giren köpek, bu üyenin karşısında sırt üstü yere yatar, kendini üyeye teslim eder, yerde yuvarlanır, diğer üyenin ağzını yalar ve saldırganlık göstermez. Bu anlarda kendini acındıracak şekilde inler.

Rahatım.

Kendini rahat hisseden köpeğin, kulakları dik, kuyruğu normal pozisyondadır ya da bel hizasında rahatça sallar, ağzı açıktır ve kendinden emin davranışlar sergiler.

Köpeğin El Vermesi:

Bazı köpeklerin eğitilmediği halde bile size elini vererek tokalaştığını görürsünüz. Köpeğin bu hareketi de içgüdüdür. Küçük yavrular anneden meme emerken sütün gelmesi için ön elleri ile meme çevresine baskı yaparlar ve böylece kolayca süt içerler. İşte köpeğin el vermesi de bu olayın devamıdır ve aslında sizden bu yöntemle bir şeyler istemektedir. Sevginizi eksik etmeyerek köpeği okşamanız iyi bir ödüldür. Ayrıca köpeğin otururken bir elini hafifçe kaldırması ise köpeğin stres içinde olduğunu ve biraz korktuğunu gösterir.

Köpeğin Gülümsemesi ve Teşekkür Etmesi:

Eğer, köpek gülmez, teşekkür etmekten de ne anlar? Diyorsanız yanılıyorsunuz. Köpek insana kuyruğu vasıtasıyla güler ve teşekkür eder. Kuyruğun rahatça sallanması köpeğin size güldüğünü gösterir, ama yanlış anlamayın bu gülüş alay şeklinde değil tam tersi sevgi üzerine. Köpeğin kuyruğunu sallamasındaki hız da ne kadar heyecanlı olduğunu ve durumdan hoşnut olduğunu gösterir. Yani bizim kahkaha derecemizle karşılaştırabilirsiniz, çok komik bir olay ile karşılaşırsak doğal olarak kendimizi uzun-uzun gülmekten alamayız. Önüne yemeği konulan bir köpek de size kuyruğunu sallayarak teşekkür eder. Yemek kabı dolu olan ve çevresinde insan olmayan bir köpeğin ise kuyruk sallamadığı görülmektedir. Biz nasıl nedensiz bir şekilde gülmüyor isek, köpeklerde nedensiz bir şekilde kuyruklarını sallamıyor.

Köpeğin Uluması.
Ulumak sürünün toplanmasına ve birlikte yapılacak bir harekât için hazırlanmasına yarar. Kurtlar çoğunlukla akşamları ve sabahın erken saatlerinde, birlikte ava çıkmadan önce ulurlar. Köpek ise uluyarak sürüyü toplama isteğini çok az duyar çünkü yemeği her zaman kendisine sunulur. Ancak televizyon icat olmadan önce aile bireyleri akşamları bir araya gelip birlikte şarkı söylediklerinde bazı köpekler bu müzikal sesleri herhalde yanlış anlayıp ailelerin "toplanmak" için uluduğunu düşündü ve büyük bir heyecan ile av çağrısına katıldılar ve birlikte "uluma konseri" ne başladılar.

Kurdun geriye attığı kafası ile birlikte uluduğu görülür. Belki de kurt bize o anki ruh durumunu hakkında bilgi veriyor ve kurt herhalde yabancı sürülere meydan okuyarak bulunduğu bölgenin sahibi olduğunu ve gerekirse savunulacağını bildiriyor.

Köpeğin uluması ise daha çok yalnız kalması ile ilgilidir. Bu ayrılık uluması kurtların sürü uluması ile aynı anlamı taşır. Yani şunu demekteler "Biz buradayız... Sen neredesin? Buraya gel"

Değişik bir durumda çiftleşmek isteyen erkek köpeğin durumudur. Çiftleşme dönemindeki dişinin kokusunu alan ancak ona ulaşamayan erkek köpeklerinde uludukları görülmüştür.

Köpeğin Havlaması.

Köpek seslerinde dikkat edilmesi gereken birkaç önemli boyut vardır. İlk başta sesin yüksekliği gelir. Köpek havladığında, derin bir ses çoğunlukla öfke ve olası saldırganlığın işaretidir, ama ince tiz bir ses korku ve acıyı dile getirir, daha az tiz olduklarında zevk ve oyunculuğu gösterir. İnsanların dilinde de aynı farklılıklar gözlemlenir. Bir insan öfkeli olduğunda sesi genellikle kalınlaşır, korktuğunda tiz olur. Bizim de sesimiz, örneğin küçük çocuklar veya bebeklerle konuştuğumuzda yumuşar ve oyunculuk ifade eder. Kelimeler tıpatıp aynı olsa dahi, bir kişinin biriyle mi, yoksa bir bebekle mi konuştuğunu anlamak mümkündür. Farklılıklar yalnızca ses düzeyinde ve ses tonunda kendini gösteriyor.

Köpek seslerindeki ikincil boyut, sesin sıklığı ve tekrarlanma hızıdır. Hızlı ve sık-sık tekrarlanan sesler, belirli bir heyecan ve acili yete işaret ediyor. Az tekrarlanan veya hiç tekrarlanmayan sesler, düşük bir heyecan düzeyi ve geçici bir ruh halini gösterir. Seslerin süresi de önemlidir. Kısa süreli keskin, yüksek sesler korku veya acıyı gösterirken aynı sesler uzun süreli olduğunda sevinç ve oyunculuğa işaret ederler. Genel olarak, uzun süreyle devam eden sesler, az sonra yapılacak bir davranışı haber verirler. Örneğin uzun süreli, derin hırlamanın az sonraki bir saldırıyı haber vermesi gibi...

Köpeklerde Aşırı Havlama

Aşırı havlama uykusuz gecelere, sinirli komşulara, hatta mahkemelere kadar sizi uğraştırabilecek, köpeklerde çok sık görülen bir davranış bozukluğudur.
Havlayan köpekler terk edilme, kötü muamele ve euthanasia riski altındadırlar.
Çoğu havlayan köpekler bunu bir anormal davranış olarak sergilememektedir. Daha çok çevresel bir etkiye tepki ya da herhangi bir uyarıma karşı alarm vermek adına havlamaktadırlar. Bazı ırklar daha çok havlarlar. Havlama çoğunlukla ağlama ve uluma şeklinde olabilir. Havlama bir semptomdur (belirti). Tedavide başarılı olmak için asıl neden ortaya çıkarılmalıdır. Köpeklerin aşırı havlamasının birçok nedeni vardır.

Bunlardan bazıları:

Ayrılık bunalımı: Sahiplerinden ayrıldıkları zaman bunalım yaşayan köpekler aşırı havlarlar. Havlama sahibinin ayrılışıyla veya ondan kısa süre sonra başlar ve sürekli veya aralıklı olarak birkaç saat devam eder. Bu tip havlama sadece sahibinin yokluğunda görülür.

Bir uyarıma tepki: Bazı köpekler çevreden gelen heyecan verici herhangi bir uyarıma karşı havlarlar. Bu alışık olmadıkları seslere ya da serbest dolaşan kedi, köpeklere karşı olabilir. Bu tür havlamalar sizi durumdan haberdar etmek için, koruyucu veya korku belirtisi olarak değerlendirilebilir. Bu tip havlamalar uyarım devam ettiği sürece sürer, sahibinin yokluğu veya varlığıyla ilgili olmaksızın, uyarım bitince biter.

İlgi bekleme: Birçok köpek havladığı zaman sahibinden ödül alır veya ilgi görür. Sahibinden bunları beklediği zaman veya başka şeyler istediği zaman da havlar. Bu tür havlamalar zıplama vb. diğer vücut hareketleriyle beraber görülebilir.

Oyun: Havlama oyunun bir parçası olabilir ve insanlara, başka hayvanlara veya oyuncaklara yönelik olabilir. Örneğin köpek topunu sahibine getirir ve havlar. Havladığı zaman sahibinin topu atacağını öğrenmiştir. Sahibi de havlamayı durdurmak için topu fırlatır.

Tıbbi problemler: Yaşlı, sağır hayvanlar, beyninde hastalık olanlar veya ağrısı olan köpekler aşırı havlayabilirler.


Veteriner Bakımı

Tam bir fiziksel muayene yapılması tanı açısından büyük önem taşımaktadır. Havlama tıbbi bir sorundan kaynaklanıyorsa kan testleri de gerekebilir. İlaç tedavisi de tedavinin bir parçası olabilmektedir.

Ülkemizde henüz bulunmayan, ancak eksikliği kuvvetle hissedilen veteriner davranış bilimcilerle konsültasyon da bu sorunun ne tür kaynaklı olduğunun tespitinde büyük önem taşımaktadır. Bu hekim köpeğinizin davranışları hakkında size birçok detaylı soru yönelterek sorunun nedenini bulmaya çalışacaktır. Bu birkaç saat sürebilir. Hangi durumlarda köpeğiniz havlıyor, havlamasına neden olan sesler, havlama süresi, havlamasının durmasına neler sebep oluyor, havlarken köpeğiniz nasıl bir hal alıyor gibi sorulara cevap vermeniz gerekecektir.
Video ve ses kaydı, havlama siz evde yokken oluyorsa işe yarayabilir.


Tedavi

Tedavi havlamanın nedenine yöneliktir ve şunları içerebilir:

Uyaran etkinin giderilmesi: Bu davranış sorunlarının giderilmesinde sık kullanılan bir tekniktir. Davranışı değiştirmek zor ve zaman alıcı olabilir. Bunu yerine bu davranışa neden olan etkiyi ortadan kaldırmak, önlemek bazen daha kolay olabilmektedir. Ayrılık bunalımı yaşayan, bir uyarıma tepki olarak havlayan köpeklerde bu teknik kullanılabilir. Bu, köpeğinizi evde yalnız bırakmamanızı veya birinin yanına bırakmanızı, evin içinde tutmanızı, kapıya yaklaşmasını ve/veya pencereden dışarıyı görmesini engellemenizi gerektirebilir. Bu teknik havlamanın nedenine yöneliktir. Bu davranışı değiştirmez. Bu uyarımlarla karşılaştığında veya yalnız kaldığında köpeğiniz tekrar havlayacaktır.

Bu davranışı giderme: Bu teknik köpeğiniz havladığı zaman duymazdan gelmekten ibarettir ve köpeğiniz ilgi istediğinde havlıyorsa önerilmektedir. Ancak bu durumda havlama önceleri daha da artacaktır, ta ki köpeğiniz havlamanın bir çözüm olmadığını öğrenene dek. Bu durumdan köpeğin sahibi ve komşular haberdar olmalıdırlar. Ona ilgi göstermekten, onunla konuşmaktan, göz temasında bulunmaktan kaçının. Eğer yılıp havlamasına cevap verirseniz, köpeğinize istediğini elde etmek için bir dahaki sefere daha uzun havlaması gerektiğini öğretmiş olursunuz. Oyun sırasında aşırı havlama oluyorsa, havlama başladığı an oyuna son verilmelidir.

Cezalandırma: Hayvan sahipleri tarafından en sık başvurulan tekniktir. Ancak bazı köpeklere uygun olmayabilir ve başarılı sonuçlar vermeyebilir. Endişeli, ürkek hayvanlarda cezalandırma bazen durumu daha da kötüye götürebilir. Cezalandırma, havlamayla aktive olan tasmalar, su spreyleri, yüksek ses (havalı kornalar, jeton doldurulmuş teneke kutular vb.) kullanılarak uygulanabilir. Cezanın etkili olabilmesi için havlama olayının hemen ardından veya bitmeden hemen uygulanması gerekir. Bağırmak genellikle etkili olmamaktadır. Havlamayla aktive olan tasmalar (bu tasmalar çeşitlidir örn. elektrik şoku verenler vb.) bu iş için kullanılan tek teknik olmamalıdır ve deneyimli birinin kontrolünde kullanılmalıdır.

İlgisini başka noktaya çekme ve hassasiyetini azaltma (counter conditioning and desensitization): Bu iki teknik genellikle köpeğin bir uyarıya verdiği tepkiyi değiştirmek için bir arada kullanılır. Counter conditioning köpeğinize, uyarana karşı başka bir davranış biçimiyle cevap vermeyi öğretmeyi, desensitization (hassasiyeti azaltma) ise uyaranın zayıf şiddetli olarak uygulanması ve sonra şiddetin gittikçe arttırılmasını içermektedir. Örneğin köpeğinizle yürürken başka köpeklere havlıyorsa bu teknikleri kullanabilirsiniz. Örneğin köpeğinize bir ödül vererek diğer köpeğe değil de size odaklanmasını sağlayabilirsiniz. Çalışmalarınıza köpeğinizin tanıdığı bir köpekle, aralarında uzak mesafe varken başlayın daha sonra bu mesafeyi giderek azaltın. Sonraları köpeğinizin tanımadığı köpeklerle deneyin.

Pozitif destek: Köpeğinizi, bir uyaranla karşılaşıp havlamadığı anlarda överek sevin veya ödüllendirin. Bu da havlamayı kontrol etmenin etkin bir yoludur. Ayrıca bu tekniği " sus" komutuna alıştırırken de kullanmalısınız.

Hastalığın tıbbi tedavisi: Havlama bir ağrıya bağlı olabilir. Nedeni bulunup ortadan kaldırılmalıdır.

Terapötik ilaçlar: Tıbbi rahatsızlığı olan veya bazı davranış bozuklukları olanlar bu tedaviye ihtiyaç duyabilirler. Cerrahi işlem (debarking): Birçok veteriner bunu uygulamamaktadır. Bu işlem vocal cord denilen ses tellerinin alınmasından ibarettir. Bu operasyondan sonra birçok köpek acı şekilde havlamaktadır ve bu işlemin etkinliği de değişmektedir. Ayrıca bütün cerrahi işlemlerde olduğu gibi anestezi riski, ağrı, enfeksiyon riski de düşünülmelidir. Diğer alternatiflere öncelik verilmelidir.

Evde Bakım:

Havlamanın birçok nedeni olmasına rağmen, tedavi spesifik nedene yönelik olmalıdır. Tedavi planında veteriner hekim size yardımcı olabilir.
Yardım alana kadar köpeğinizin uyaranla karşılaşmamasına özen gösterin. Bunu, köpeğinizi dışarı çıkartmayarak, pencerelerden uzak tutarak, pencereleri kapalı tutarak (ses daha az gelsin diye), köpeğinizi birinin yanına bırakarak (yalnız bırakmayarak) yapabilirsiniz.
Havlama tasmaları profesyonel birinin kontrolünde kullanılmalıdır. Bunların da aşırı kullanımı havlamayı daha kötü bir duruma sokabilir.
Eğer köpeğiniz siz evde yokken havlıyorsa ses veya video kaydı almak tanı ve tedavi planı açısından yardımcı olabilir.


Kaynaklar: www.marzalli.com
www.nethobi.com
www.sevci.com/evcilhayvan.asp?id=2&aciklama=Kopekler
www.köpegim.gen.tr/kopegin-tarihcesi.html

AVRUPA BORÇ KRİZİNDE OLASI DOMİNO ETKİSİ


Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Yunanistan’a yardım konusunda anlaşmasına rağmen benzer krizlerin kıtadaki diğer ülkelere sıçraması ve bir domino etkisi yaratma riski bulunuyor. S

tandard & Poor's'un Yunanistan ve Portekiz'in kredi notların geçen hafta içinde düşürmesinin ardından, bu ülkelerin yaşadığı borç krizinin kıtadaki diğer ülkelere ne kadar yayılacağıyla ilgili endişeler de artış gösterdi.Yunanistan

ve Portekiz borçlarını ödeyemez duruma gelmesi, diğer taraftan da Avrupa Birliği'nin toplam borç yükümlülüğünün yüzde 3.3'lük kısmının karşılanamamış olması anlamına geliyor.

Böyle bir gelişme, kreditörlerin borç verme şartlarını yeniden gözden geçirmelerini beraberinde getireceği gibi bölgede yer alan gelişmiş ülkelerde dahi fonlama maliyetlerini artıracaktır.

İngiliz Guardian gazetesi, Yunanistan ile başlayabilecek muhtemel bir iflas sürecin yaratacağı domino etkisini yayımladığı bir foto analizde değerlendirdi. Hürriyet

26 Nisan 2010 Pazartesi

EN SON TEKNOLOJİK GELİŞMELER...


Doğrudan DVD'ye kayıt
Sony'nin beş farklı kamerası kaset yerine doğrudan yeniden yazılabilir DVD'lere kayıt yapıyor. Bunların içinde en üst model DCR-DVD202E, 3 megapiksel çözünürlüğe, gerçek 16:9 çekim moduna ve en önemlisi 5.1 ses desteğine sahip. Böylece kayıt yapılan ortamdaki merkez, sağ, sol, arka sağ ve arka soldan gelen sesler farklı kaydedilerek 5.1 uyumlu ev sineması sistemlerinde oynatılabiliyor. Cihazın kullandığı mini DVD'ler silinerek yeniden kullanılabiliyor.

Gömlek cebine 5 MP
Cybershot serisine ait ince 'bas-çek' fotoğraf makineleriyle büyük başarı sağlayan Sony'nin yeni nesil modelleri daha ince, daha hafif ve daha yetenekli. Bu grubun en üst modeli DSC-T7S, sadece 14 milimetre kalınlığında ve 125 gram ağırlığında. Gerçek 5.1 megapiksel çözünürlük sunan T7, 3X sayısal zuma sahip. Benzerlerinin aksine cihazın sayısal zumu neredeyse optik zuma yakın kalite sunuyor. 2.5 inçlik dev ekranı da artıları arasında.

13 bin şarkı yutan Walkman
Sony ağır yara aldığı ATRAC ses formatından vazgeçmese de yeni walkman'lerinde MP3 formatını da destekliyor. Firma sahip olduğu flaş bellekli walkman'lerinin yanısıra yeni girdiği sabit diskli ürün gamında da 20 GB kapasiteli NW-HD5 kodlu ürünüyle cazip bir seçenek sunuyor.
13 bin şarkı kapasiteli cihaz tek şarjla 40 saat gibi görülmemiş bir çalma ömrüne sahip. Alüminyum kaplamalı walkman sadece 125 gram ağırlığında. NW-HD5'in ayrıca 30 GB kapasiteli bir üst sürümü de bulunuyor.

PlayStation da cebe girdi
Firmanın Playstation ürünündeki başarıdan yola çıkarak tasarladığı ve ilk olarak 2003 yılında tanıtılan el oyun konsolu PSP (PlayStation Portable), henüz sadece Japonya ve ABD'de satılıyor olmasına rağmen etkinliğin en çok ilgi çeken ürünlerinin başında yer alıyordu. Bu yıl içinde Avrupa ve dolayısıyla Türkiye'de de satışa çıkacak ürün bir oyun konsolu olmanın yanı sıra müzik ve video dosyalarını oynatma ve kablosuz internete bağlanma yeteneğine de sahip. Sony'nin 1.8 GB kapasiteli UMD (universal media drive) adlı diskini kullanan 260 gramlık PSP 4.3 inçlik dev bir ekrana sahip.

Öğrenen robot Qrio
Sony'nin etkinliğinde açılış konuşması ve gösterisini yapan Qrio robotu şu ana kadar insanı en iyi taklit eden robot olma özelliğine sahip. Engebeli yüzeylerde yürüyebilme, koşma, atlama, görme, insanları yüzlerinden tanıma ve ayırt etme, öğrenme, şarkı söyleme, dans etme, düşünce ayağa kalkma ve internetten bilgi alıp size okuma ve yeni şeyler öğrenme yeteneğine sahip bu robot Sony'nin elektronik ve tasarım alanında ulaştığı noktayı ortaya koyuyor.

http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=170718

GÜNDE 65 BİN LİRA KAZANIYOR

Dünyanın en büyük bankalarından HSBC, bir yöneticisine küresel krizin bütün ağırlığıyla sürdüğü bir dönemde büyük paralar ödeyince tepki çekti. Kim günde 64 bin lira kazanıyor?Daily Mail, HSBC’nin yatırım bankacılığı işlemlerinin başında olan Stuart Gulliver’ın günde tam 27 bin sterlin, yani yaklaşık 64 bin Türk lirası kazandığını açıkladı. Gazete, HSBC yöneticisinin bir günde aldığı bu parayı tam zamanlı çalışan ortalama bir İngiliz’in bir yılda bile kazanamadığını yazdı. Daily Mal’e göre, HSBC dün karlarının önceki yıla göre yüzde 24 düştüğünü açıkladı. Banka bu yıl vergi önce karının sadece 4.7 milyar olarak gerçekleştiğini duyurdu. Ancak aynı banka yöneticilerine astronomik karlar dağıtmaya devam etti. Buna göre en büyük pastayı da, 1980’li yıllardan beri HSBC’de çalışmakta olan 50 yaşındaki Yatırım Bankacılığı Sorumlusu Stuart Gulliver aldı. Gulliver bu geliriyle, hiyeraşide kendisinden önce gelen Yönetim Kurulu Başkanı Stephen Green ile Genel Müdür Michael Geoghegan’dan bile fazla kazandı. Aslında Yönetim Kurulu Başkanı Green ile Genel Müdür Geoghegan sırasıyla yıllık 1.25 ve 1.07 milyon sterlin maaş alırlarken, Gulliver’in maaşı yıllık 800 bin sterlin civarında. Ancak Gulliver bu yıl aldığı bonuslarla hepsini geçti. Buna göre Gulliver, bonuslarla birlikte geçen yıl tam 9.8 milyon sterlin kazandı. Daily Mail, bu rakama göre HSBC’li yöneticinin ekonomik krizin bütün ağırlığıyla hüküm sürdüğü bir dönemde günlük 27 bin sterlin (yaklaşık 64 bin lira) kazandığını hesapladı. Gazeteye göre, tam zamanlı çalışan ortalama bir İngiliz yılda 25.412 sterlin kazanıyor.

İğne Korkusu Tarih Oluyor

Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Eczacılık Teknolojisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Gülay Büyükköroğlu, aşının enjeksiyonla olan bağını koparmak ve kişilerin bir krem ile kendi kendilerini aşılayabilir hale gelmelerini sağlamak amacıyla çalışma başlattıklarını söyledi.

Yrd.Doç.Dr Gülay Büyükköroğlu, krem aşı çalışması ile ilgili olarak hazırladıkları projelerine TÜBİTAK’ın da destek verdiğini belirtti. Aşılama işleminin gerçekleşmesi için eğitilmiş insanlara ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Yrd.Doç.Dr Büyükköroğlu bunun yanı sıra aşı olmanın çoğu insanda korku ve panik durumu yarattığını kaydetti.

Son yıllarda DNA aşılarına olan ilginin arttığını belirten Yrd.Doç.Dr. Gülay Büyükköroğlu, hazırladıkları projeyle aşının enjeksiyonla olan bağını koparmayı ve kişilerinin bir krem ile kendi kendilerini aşılayabilir hale gelmelerini sağlamayı amaçladıklarını söyledi. Yrd.Doç.Dr. Büyükköroğlu, “DNA’nın bu sistemlerle taşınmasını sağlamak için katı lipid nano partiküllerin pozitif hale getirilmesi gerekliydi. Biz bunu yapmış durumdayız. Pozitif hale getirdiğimiz bu partikülleri negatif yüklü olan DNA ile birleştirdik. Gen taşıyıcı sistem olarak kullanılabileceğini gördük. Son yıllarda DNA aşılarına ilgi arttı. Biz de DNA aşısı geliştirmek amacı ile bu çalışmayı hazırladık ve katı lipid nano partiküllerinin deriden emiliminin mümkün olduğunu gördük” dedi.

DNA kullanırken invitro çalışmalarda partiküllerin ilaç taşıyıcılığını test etmek için yapay deri ya da insanlardan ve hayvanlardan elde edilmiş derilerin kullanıldığını belirten Yrd.Doç.Dr. Gülay Büyükköroğlu, kendilerinin bu çalışmalarında deri kullanmadıklarını söyledi. Yrd.Doç.Dr. Büyükköroğlu şunları kaydetti:

“DNA ile çalışıyoruz ve derinin içerisinde de DNA çok fazla ve kullandığımız partikülde ne kadarının kana geçtiğinin tespit edilebilmesi oldukça zor. Deride de bazı enzimler var ve DNA’nın parçalanması mümkün. O yüzden genellikle kozmetik çalışmalarda bazı memranlar kullanılmakta. Biz de çalışmalarımızda bu yapay memranları kullandık. TÜBİTAK’ın da desteklediği bu projenin laboratuvar ortamındaki deneyleri tamamlandı. Laboratuvar koşullarında uygunluğun test edilmesi, hazırlanan her ilaç sisteminin canlılar üzerinde denenmeden önce ilk basamağıdır. Projenin bir sonraki aşamasında, hayvan ve insan deri dokusuna benzer ve kozmetik çalışmalarda yaygın olarak kullanılan yapay gözenekli zarlar kullanılarak DNA’nın hazırladığımız formülasyonlardan geçiş yapabildikleri belirlenmiştir. Bu aşamada insan ve hayvan deri kesitlerinin kullanılmama nedeni derinin formülasyonumuzdaki DNA’yı parçalayabilecek olmasıdır. Bundan sonraki aşamada, fare derileri üzerine formülasyonların sürülmesiyle aşılanmanın mümkün olup olmadığı araştırılacak.”

Kaynak:http://saglik.milliyet.com.tr

Bu Plaka 50 Bin Euro


Sarı kırmızılıların ve Milli Takımımızın gözdesi Arda Turan, uzun süredir bir iş adamından satın almaya çalıştığı plakasına tam 50 bin Euro ödeyerek kavuştu. Daha önce ünlü sunucu ve program yapımcısı Acun Ilıcalı’dan satın aldığı Aston Martin marka arabasının plakasını, hem kullandığı lüks otomobilin okunuşu, hem de evlenmeyi düşündüğü Sinem Kobal için değiştirdi. Harfler şunu simgeliyor: Arda-Sinem-Turan. Ve 10 numara ise forma numarasını gösteriyor. Hürriyet

19 Nisan 2010 Pazartesi

ÇİKOLATADAN HEYKELLER


Çikolatadan Heykeller Levent'teki MetroCity Alışveriş Merkezi de bir ilke imza atarak, Melodi Çikolota'nın sponsorluğunda çikolatadan heykeller yaptırarak, alışveriş merkezini gezmeye gelenlere ilginç bir seyir keyfi yaşatıyor.

Mimar Sinan Üniversitesi'nden 5 profesyonel heykeltıraş, alışveriş merkezinin çeşitli yerlerinde erimeyen çikolatalardan heykeller yapıyor. MetroCity Alışveriş Merkezi'nin tamamına yayılan çikolata kokusu ise müşterilere ayrı bir keyif yaşatıyor.

Heykeltıraşların 5 gündür yaptıkları melek figürlü heykeller, izleyenlerinden de yoğun ilgi gördü. Çikolatadan heykelleri izleyenler ilk kez çikolatadan heykel gördüklerini ve heykelleri yemek istediklerini söyledi. Heykeltıraşlar ise ilk kez çikolatadan heykeller yaptıklarını ve büyük keyif aldıklarını dile getirdiler. Etkinlik çerçevesinde çikolata ile ilgili soruları doğru yanıtlayan alışveriş merkezi müşterilerine de sevgililer günü öncesi dev hediye paketleri verildi.

Melodi Çikolata Satış Temsilcisi Harun Güngör, böyle bir etkinliğe sponsor olmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek, insanların çikolata konusunda bilinçlendirilmesine ve aynı zamanda eğlenmesine katkı sağladıklarını dile getirdi. Güngör, erimeyen çikolataların da Melodi Çikolata'nın gıda mühendisleri tarafından heykel yapımında kullanılmak üzere hazırlandığını söyledi.

Kokusuyla mutluluk hormonunu harekete geçiren çikolatadan yapılan heykeller 24 Ocak tarihine kadar alışveriş merkezinde gezilebilecek. Ziyaretçilerden 25 kişi etkinliğin son gününde çikolata atölyesine katılmaya hak kazanacak.

herkesin sevdiği dondurma

DONDURMA: Çok yenirse şişmanlatıyor, az yenirse mutluluğa mutluluk katıyor. Dondurma yaşlanmayı önlüyor.100 gr dondurmada ortalama :*135 mg kalsiyum*115 mg fosfor* 100 mg sodyum*160 mg potasyum,25 gr karbonhidrat bulunuyor. Amerika'da kişi başına 25 kg., Türkiye'de kişi başına 6 Külah tüketiliyor. Sütten daha zengin bir besin maddesidir. A,B,C,D,E vit.içerir. Çocukların sağlıklı büyümesi ve kemik erimesi sorunu olan kişiler için büyük önem taşıyor. Beslenme uzmanları dört mevsim tüketilmesini önermektedir.

Apple İçin Her Şey Bir Rüya Gibi Giderken, Bu Yıl Neler Oluyor? İşte 2010 Pc-mac Manzarası...

Bu yılın tahmini donanım satış verileri açıklandı, sadece ilk çeyrekteki rakamlar bir donanım üreticilerinin yüzünü güldürüyor.

New York Times'ın yayınladığı verilere göre işlemci devi ıntel'in ilk çeyrek satışları 10.3 milyar dolar, karı ise 2.4 milyar dolar oldu. ıntel işlemciler hem PC'lerde, hem de Mac'lerde kullanılıyor ve bu yıl PC donanım piyasasının yüzde 25 büyümesi olası.

Gartner'ın açıkladığı rakamlar ise daha da iyi, dünya çapında PC satışları yüzde 27.4 artmış durumda ve bu beklentileri yüzde 5 aşıyor.

PC pazarı yukarı giderken, açıklanan rakamlara göre Apple'ın büyümesi geçtiğimiz yıl olduğu gibi değil. ıDC, raporunda Apple'ın büyümesinin bu yıl tökezlediğini belirtti.

Fred Perry~


İngiliz tenisçi Frederick John Perry’nin 100 yıl önce yarattığı ve dünyanın en saygın markalarından olan, şık kesimleri ve artık klasikleşen parçaları ile de Türkiye’de de çok sevilen Fred Perry, İstinye Park’ın ardından ikinci mağazasını açtı.

Yaratıcı, özgün, kendine has stil sahibi kişilerin vazgeçilmez markası, ‘Cool’ yaşamın simgesi haline gelen Fred Perry ikinci mağazasını, 15 Nisan’da açılan, seçkin markaların bir arada yer aldığı Ataköy Alışveriş Merkezi’nde açtı.

Klasik bir marka olmaktan çıkıp adeta bir fenomene dönüşen Fred Perry’nin farklı tasarımlarını ve renkli koleksiyonunu Fred Perry Shop’larda ve özel markaların exclusive ürünlerini bir araya getirerek özel bir alışveriş konsepti sunan Bilstore‘larda bulabilirsiniz.

UYUYAN GÜZEL GERÇEK OLDU

Uyuyan güzel gerçek oldu!

Uyuyan güzel gerçek oldu!

En uzun 13 gün boyunca süren uykusundan bir türlü uyanamayan Louisa'nın hastalığı karşısında doktorlar da bir çözüm üretemiyor.

Şiddetli gribin ardından Kleine Levin sendromuna yakalanan İngiliz Louisa Ball'ın hayatı uykuda geçiyor. Bazen bir kaç gün bazen de bir kaç hafta aralıksız uyuyan genç kızın ailesi açlıktan ölmemesi için genç kızı zorla uyandırıyor.

15 yaşındaki güzel kız , çevresinde gerçek 'uyuyan prenses' olarak anılıyor. 15 yaşındaki yaşıtları gibi her yönden normal olan tahilsiz kızın kabusu ise uyanmadan günlerce uyku halinde kalması. Okul hayatı ve sosyal yaşamı hastalığından olumsuz etkilenen Louisa, normal bir hayata dönmek istiyor ancak tıp bu hastalık karşısında çaresiz kalmış görünüyor.


ABD sermaye piyasası düzenleme organı SEC’in Goldman Sachs aleyhine açtığı dolandırıcılık davası, yurtdışı piyasalarda satışa yol açtı. Dolar, yen karşısında son üç haftanın en düşük seviyesini görürken, Çin'de Şangay borsası sert düştü. Haftanın son işlem gününde gelen bu haberin ardından ABD borsaları değer kaybetmişti. Dow Jones Sanayi Endeksi'nde yaşanan yüzde 1.1'lik düşüş, Pazartesi günü Asya borsalarında da değer kaybını birlikte getirdi. Hürriyet

SONISPHERE!

The biggest metal bands are going to rock Istanbul on the 25,26 and 27 of June.
The following bands have confirmed that they will come..
RAMMSTEIN
HEAVEN & HELL
MANOWAR
ALICE IN CHAINS
STONE SOUR
VOLBEAT
FOMA
MASTODON
BLACKTOOTH
and for the first time in metal history will the BIG FOUR come together at one concert.
The BIG FOUR are..
METALLICA
MEGADETH
SLAYER
ANTHRAX

Rammstein lovers are mostly happy with the news since it is the first time that Rammstein is coming to Turkey.

Note: Concert tickets are being sold at biletix...but most are sold out. (:
The concert will take place at BJK INONU STADI

Band Tees, food and drinks will all be sold at the stadium.


Headbangers all over Turkey are coming together on these three days to forget everything and just have the time of their lives. \m/





İlginç Cips tutar adlı alet!


İlginç Cips tutar adlı alet!

Japonya'da bir firma görenleri şaşkına çeviren ilginç bir aleti payasaya verdi.

Cips tutar adı verilen bu ilginç alet cips yemeyi sevenler için hazırlanmış.Cips yerken ellerinin yağlanmasından hoşlanmayanlar için geliştirilen akla ziyan alet, insanı bu zahmetten kurtarıyor.

Takara Tomi adındaki firma tarafından geliştirilen ve Yup adı verilen bu tuhaf aletin tanıtımını ünlü mankenler yaptı. Özellikle Japon kızları için tasarlandığı açıklanan ilginç alet şimdiden ilgi görmeye başladı.

http://www.ilginchaber.com/ilginc-haberler/ilginc-alet-cips-tutar.html

Aşırı Hız Nedeniyle Kontrolden Çıkarak Kaza Yapan Otomobilin İçindeki 3 Kişiden 2'si Hayatını Kaybetti.

D-100 Karayolu Beylikdüzü mevkiinde, aşırı hız nedeniyle kontrolden çıkarak kaza yapan otomobilin içindeki 3 kişiden 2'si hayatını kaybetti. Otomobilin sürücüsü ise yaralandı. Hurdaya dönen otomobilin parçaları etrafa dağıldı. D-100 Karayolu kaza nedeniyle yaklaşık 3 saat trafiğe kapandı.

Kaza, saat 02.00 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Doğan Sönmez, beraber çalıştığı Suat Taş ve Mehmet Güneş'i de yanına alarak Beylikdüzü'ndeki evlerine gitmek üzere yola çıktı. Sönmez'in kullandığı 34 YJ 2349 plakalı otomobil, Beylikdüzü Haramidere rampasında aşırı hız nedeniyle kontrolden çıktı. Aynı istikamete seyreden Ferhat Çalışye yönetimindeki 34 FS 4146 plakalı araca çarpan otomobil bariyerlere vurarak durabildi. Otomobilden fırlayan Suat Taş ve Mehmet Güneş olay yerinde hayatını kaybetti. Sürücü Sönmez ise yaralandı. Sönmez, Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Olay yerine gelen polis, kaza mahallinde güvenlik önlemi aldı. Yapılan incelemelerin ardından Taş ve Güneş'in cesedi Adli Tıp Kurumu Morgu'na götürüldü.

Görgü tanıkları ise, Sönmez'in kullandığı otomobilin aşırı hızlı olduğunu, zikzak çizerek ilerlediğini ileri sürdü. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.Otomobilden kopan ve etrafa dağılan parçalar nedeniyle D-100 Karayolu uzun süre trafiğe kapandı. Polisin çalışmalarını tamamlamasından sonra kazaya karışan araçlar yoldan kaldırıldı. Kazayla ilgili ifadesi alınan Ferhat Çalışye, gözaltına alınarak karakola götürüldü. Durumu öğrenip olay yerine gelen kazazedelerin iş arkadaşları büyük üzüntü yaşadı. Evlerine gitmek üzere işlettikleri pastaneden ayrıldıklarını belirten kazazedelerin iş arkadaşları, "Beraber çalışıyorduk. Mesai bitimi evlerine gitmek için yola çıktılar. Kazayı duyunca buraya geldik. Kazanın nasıl olduğunu bilmiyoruz" şeklinde konuştu.